“Nereye gidecektik?.; Evimiz, eşyalarımız ne olacaktı?.; Gönlüm ne olacaktı?.; Sevdiğim, Ahmar’ım ne olacaktı?.; Ahmar’ım neredesin?.; Ahmar benden üç yaş büyüktü.; O da tıp fakültesindeydi.; Ben birinci, Ahmar dördüncü sınıftaydı.; İkimizde doktor olacaktık.; “Savaş çıkarsa ben giderim, savaşırım.; Özgürlüğümüz için, sizler için, memleketimi savunurum” diyordu, son günlerde.; Ahmar’ım nerede acaba?.; Gerçi bize yakın oturuyordu, dört sokak ötemizdeydi.; Gidip bakamazdım ki, mahşer yeri gibiydi ortalık.; Kimse kimseyi tanımıyordu.; Herkes toz toprak içindeydi.; Daha fazla seyredemedim, sokağa fırladım.; Annemle birlikte hep beraber yangın yerine dönen sokağa çıktık.; Allah’ım nasıl bir vahşetti bu?.; Bu ne acıydı? Kadınlar, çocuklar, çaresiz bebeler çığlık, kıyamet… Kıyamet denen şey bu olmalıydı.; Hani derlerdi ya, kıyamet günü yer gök birleşecek, kimse kimseyi tanımayacak, kurtulmak için herkes kendi derdine düşecek… İşte o gün buydu mutlaka… Allah’ım, öyle korkunç bir manzara vardı Devamını Göster